...

Türk Dili ve Edebiyatı

TÜRKOLOJİYE KATTIKLARIMIZ

 

Dr. Filiz KILIÇ : Yrd. Doç. Dr. Muhsin Macit :
Türk Edebiyatında Ramazan Şiirleri (Güldeste) (1995)

Edebiyatımızda dinî-manzum türler arasında ramazaniyelerin ve ramazan konulu şiirlerin önemli bir yeri vardır. Başlangıçtan günümüze muhtelif eserlerde farklı şairlerin ramazan konulu şiirlerinden oluşan bu güldeste, bir yönüyle ramazanın fazilet ve hikmetlerini anlatırken bir yönüyle de dinî-didaktik şiirin seçkin bir örneğini teşkil etmektedir. “Türk Edebiyatında Ramazan Şiirleri” divan şiirinden modern Türk şiirine uzanan çizgide bir güldeste mahiyetindedir.

Dr. Filiz KILIÇ : XVII. Yüzyıl Tezkirelerinde Şair ve Eser Üzerine Değerlendirmeler (1998)

Bu çalışmada 17. yüzyıla ait beş şair tezkiresinin önce kendi içinde incelenmesi sonra elde edilen malzemenin bir bütün halinde, belli bir sistematikle ele alınması amaçlanmıştır. Bu incelemeler yapılırken bir yandan tezkirelerin muhtevaları, diğer yandan tezkirecinin edebî anlayış, araştırma, metot ve üslubu tespite gayret edilerek bu tarz bir bakış açısıyla çağın edebiyat dünyasına, değer sistemlerine ve edebî tenkit anlayışına nüfuz etme hedeflenmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Filiz KILIÇ : Şehzade Bayezid- Şâhî, Hayatı ve Divanı (2000)

Osman Bey'den başlayarak II. Murad dönemine kadar Osmanlı padişahlarının şiir söyledikleri rivayet edilir ve onların olduğu söylenen birkaç şiir zikredilir. Sultan ve şehzadeler sanatla bizzat uğraşmakla kalmamış, belki de daha önemli bir işlevi yerine getirmişlerdir. Onlar, sanatçı ve bilim adamlarına değer vermiş, korumuş ve desteklemişlerdir. Bu sayede özellikle şiir, Osmanlı döneminde son derece gelişmiş, duygu ve düşünceleri şiirle ifade etmek bir yaşam tarzı halini almıştır. İşte, Osmanlıdaki bu geleneğe bağlı kalan yani şiir yazan ve şair himaye eden hanedan üyelerinden biri de hayatı ve şiirleri üzerinde çalıştığımız Şâhî mahlaslı Bayezid’dir.

Dr. Mustafa İSEN, Dr. Osman HORATA, Dr. Muhsin MACİT, Dr. Filiz KILIÇ, Dr. İ. Hakkı AKSOYAK

- Eski Türk Edebiyatı El Kitabı (2004)

 

El kitapları, bir konuyu bütün yönleriyle ortaya koymak düşüncesiyle kaleme alınan, akademik bir kaygı taşımakla birlikte kültürel hayatın diğer kesimlerinin de beklentilerine karşılık vermeyi amaçlayan eserlerdir.


Eski Türk Edebiyatı El Kitabı, Türk edebiyatının en uzun kesitini oluşturan bir dönemini, ana çizgileriyle bütün boyutlarını kuşatacak şekilde vermeyi amaçlayan bir başvuru kitabıdır. Bir ekip çalışmasının ürünü olan eserde, son araştırmalardaki bilgiler aksettirilmeye ve konular mümkün olduğunca yeni bir bakış açısıyla ele alınmaya çalışılmıştır. Eserin sonunda verilen, Eski Türk Edebiyatının farklı cephelerini yoklayan yazılar ise kitabı bütünleyici bir özellik taşımaktadır.

 

Dr. Filiz KILIÇ - Dr. Mustafa ARSLAN - Tuncay BÜLBÜL
Otman Baba Velâyetnamesi (Tenkitli Metin) (2007)

Otman Baba Velayetnamesi, Hacı Bektaş Veli Velayetnamesi'nden sonraki en hacimli velayetnamedir. Onu diğer velayetnamelerden farklı kılan kuşkusuz, eserin üslubu ve tekniğidir. Eserin müellifi olan Güççük Abdal eseri kaleme alırken belli bir zaman silsilesine ve olaylar dizgesine sadık kalmış, anlatmak istediklerini bir düzen içerisinde vermiştir.

Bu çalışmayla Otman Baba Velayetnamesi’nin, tespit edilebilen iki nüshasının tenkitli metni araştırıcıların ve okuyucuların ilgisine sunulmaktadır.

 

Dr. Filiz KILIÇ – Tuncay BÜLBÜL vd.
Haydar Cemil Baba (Haydarî) ve Şiirleri (2008)

Haydar Cemil Baba, son dönem Bektaşî babalarındandır. Bu çalışmada Haydar Cemil Baba’nın Süleymaniye Kütüphanesi ve Millî Kütüphanedeki defterlerde bulunan şiirleri, Celil Saltık’ta bulunan mecmuadaki şiirleri ve Latin harfleriyle tespit edilmiş şiirler bir sıra dahilinde sunulmuştur.

Kitabın I. bölümünde Haydar Cemil Baba'nın hayatı ve sanatına yer verilmiştir. II. bölümde ise şiirleri ihtiva eden defter ve mecmuaların tanıtımı ve Haydar Cemil Baba'nın şiirleri bulunmaktadır.

 

Dr. Filiz KILIÇ, Dr. Turgut TOK, Coşkun KÖKEL, Tuncay Bülbül
Horasan'dan Anadolu'ya Alevilik-Bektaşilik ve Denizli Oğuz Yerleşimine Genel Bakış (2008)

“Horasan’dan Anadolu’ya Alevilik-Bektaşilik ve Denizli Oğuz Yerleşimine Genel Bakış” adlı bu çalışma tarihi süreç içinde Horasan’dan Denizli’ye ulaşan Oğuz (Türkmen) göçlerinden başlayarak meseleyi temelinden ele almış ve bir bütünlük içerisinde Denizli bölgesiyle ilgili yazılı bilgileri saha çalışmalarıyla da destekleyerek bir kitap boyutuna ulaştırmıştır.

 

Dr. Filiz KILIÇ: Alevîlik ve Bektâşilikte Yedi Ulu Ozan (2008)

 

Âşık şiiri, Anadolu insanının, adeta kimliğidir. Ozanlar tarih boyunca Türk toplumunun düşünen beyni, çarpan yüreği, haykıran dili olmuştur. Âşık edebiyatında Alevî ve Bektaşî inancıyla ortaya konmuş binlerce şiir vardır. Söz konusu şiirlerde on iki imam, Kerbela hadisesi, menkıbeler, Bektaşîlikle ilgili inançlar, erkân ve adetler konu edinilmiştir. Bu vadide en çarpıcı şiirleri Nesimî, Fuzûlî, Hatâyî, Pir Sultan, Vîrânî, Kul Himmet ve Yemînî ortaya koymuşlardır. Bu bakımdan bu şairler, öğretinin yedi büyük şairi olarak nitelendirilmiştir.

Bu kitapla yedi ulu ozanı tanıtılmaya çalışılmış ve ilmi bir neşir yapmak yerine ilgilisinin sıkılmadan okuyabileceği bir el kitabı oluşturmak amaçlanmıştır.

 

Prof. Dr. Filiz KILIÇ : Klâsik Türk Edebiyatının Peşinden (2010)

 

Bu kitap “Klâsik Türk Edebiyatının Peşinden” çeyrek asırdır koşturan bir akademisyenin çabalarının ürünüdür. Eserde klâsik edebiyatın insanı bambaşka âlemlere götüren dünyasında kısa bir yolculuk yapacaksınız. Kitapta klâsik şiirin üstatlarının günümüze kadar unutulmadan gelmelerini sağlayan şair tezkirelerinden başlayarak, şairlere, onların şiirlerine dair bilgiler bulacak, yetiştirdiği şairlerle övünen şehirleri bir kez daha hatırlayacak, Osmanlı kültür hayatına dair bazı ayrıntılara dokunacak, bazen de klâsik edebiyat ürünlerinin günümüzde nasıl değerlendirilmesi konusunda makalelerin yazarının düşüncelerini bulacaksınız.

 

Dr. Filiz KILIÇ: Âşık Çelebi - Meşâ'irü'ş-Şu'arâ 3 Cilt (İnceleme - Metin) (2010)

 

Bu kitap Âşık Çelebi’nin Meşâ’irü’ş-Şu’arâ adını verdiği şair tezkiresinin incelemesi ve tenkitli metnidir. Eser, ihtiva ettiği bilgi ve değerlendirmelerle edebiyat tarihi ve kültür dünyamızın birinci derecede önemli kaynakları arasındadır. Tezkire, sadece edebiyat tarihiyle uğraşanların değil, dilbilimcisi, kültür tarihçisi ile sosyolog, psikolog ve etnografların da faydalanmaları ve kendi açılarından değerlendirmeleri gereken bir hazine durumundadır. Yazarın özellikle bizzat tanıdığı, meşrebi uyuştuğu, arkadaşı olduğu şairler bahsinde bir edebiyat tarihçisinden ziyade bir biyografi cambazıyla karşılaşılır. Bu biyografilerde hikâyeler, anekdotlar anlatılır, kişi, mekân tasvirleri yapılır ve şairler bir psikolog edasıyla ele alınır. Kitapta 11’i  padişahlara ait olmak üzere 86 renkli minyatürün yer alması da eserin kıymetini artırmaktadır.

 

Dr. Haluk İPEKTEN, Dr. Mustafa İSEN, Dr. Filiz KILIÇ, Dr. İ. Hakkı AKSOYAK, Dr. Aysun EYDURAN: Şair Tezkireleri (2011)

Konusu, edebiyatçılar, eserleri ve onların çevredeki etkileri olan şair tezkireleri, Türk edebiyatının önemli türlerinden biridir. Ayrıca tezkireler, yazılışlarına gösterilen özen dolayısıyla nesir alanının dikkate değer bir kolunu da oluşturur. Son yıllarda bilim çevrelerinin ilgi odağı haline gelen tezkireler üzerinde toplu bir inceleme olan çalışma, sözü edilen türü değişik açılardan değerlendirmektedir.

Dr. Filiz KILIÇ – Dr. Tuncay BÜLBÜL: Demir Baba Velâyetnâmesi (İnceleme - Tenkitli Metin) (2011)

 

Alevîlik-Bektaşîlik düşünce sisteminin önemli yazılı kaynaklarından birisi de Demir Baba Velâyetnâmesi’dir. 16. yüzyılda Balkanlarda faaliyet gösteren Demir Baba etrafında oluşan kerametlerin kaleme alındığı eser pek çok yönden bir başvuru kaynağı niteliği taşımaktadır. Demir Baba Velâyetnâmesi, 16. yüzyılda Balkanlarda, özellikle günümüz Bulgaristan sınırları içerisinde faaliyet göstermiş erenlerin isimlerini tek tek sıralamaktadır. Bu da Bulgaristan’da hâlâ yaşayan Alevîlik-Bektaşîlik inancının tarihî arka planının ve inancın karizmatik kişiliklerinin ortaya konulması açısından önemlidir. Aynı şekilde eserin yer adları konusunda verdiği bilgiler de günümüzde yaşayan Demir Baba kültünün tarihî coğrafyasının bilinmesi noktasında araştırmacılara değerli bilgiler sunmaktadır.

Prof. Dr. Filiz KILIÇ - Âşık Çelebi Divanı

http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10593,asikcelebidivanifilizkilicpdf.pdf?0

Dr. Filiz KILIÇ - Abdullah Rıza Ergüven'in Kaleminden Avanos (2015)

Bu kitap Avanos’u çok seven ve eserlerinde Avanos’a dair değerli bilgiler aktaran Abdullah Rıza Ergüven’in Avanos hakkında yazdıklarını esas almaktadır. Bu çalışma Abdullah Rıza’nın kaleminden Avanos’un bir dönemine ışık tutacak, Avanos’un yakın tarihinin ve yazarın kendisinin yeni nesiller tarafından tanınmasına katkı sağlayacaktır.

Kızılırmak Kıyılarında
Güneşli Avanos’tan geçer doğa ile iç içe
Henüz on yaşında var yoğ idim
Söğüt dalından süsledim al atımı
Atım gitti ben gittim
Ben gittim atım gitti
Bir kartal süzüp kanadın vurdu
Gel kartalım göğün olayım
Yıldızlar ışıyıp yoluma vurdu
Gel ceylanım yolun olayım
Süsledim ceylanımı
Ceylanım gitti ben gittim
Ben gittim ceylanım gitti

Prof. Dr. Filiz KILIÇ, Mehmet KILIÇ - Avanos'a Dair Yazılar I

Avanos’a dâir yaptığımız çalışmaların biri daha okuyucusuyla buluştu: “Avanos’a Dâir Yazılar - I”. Kitapta ortak paydası Avanos olan farklı konulardaki yazılar bir araya getirildi.

Avanos hakkında şimdiye kadar yazılmamış, söylenmemiş o kadar çok şey var ki! Yaptığımız çalışmalarda Avanos’un tarihi, kültürel yapısı kadar yetiştirdiği önemli isimleri, ilçenin gelişmesine katkıda bulunan kişileri de ele almaya ve haklarında bilgi toplamaya çalıştık. Zaman pek çok
şeyin unutulmasının sebebi. Yazıya geçmeyenler unutulup kaybolmakta. Bu gerçekten hareketle, Avanos’la ilgili her şeyi, iz bırakan herkesi yazmaya çalışıyoruz.

Prof. Dr. Filiz KILIÇ, Mehmet KILIÇ - Avanos'a Dair Yazılar II

“ Bir değişik yer Avanos,
Efsaneler, türküler…
Saran, sarmalayan,
çarpıcı halk oyunları diyarı…
Dağın bağrına yaslanmış yeşil güzellik.
Kızılırmak’ın sarıp sarmaladığı serinlik.
İnsanıyla, insanının her biri bir
sanat eseri olan el emeği testileri,
çömlekleriyle.
Bütün dünyaca tanınan belde…
Avanos’a varan, girer seslenir.
Avanos’u gören, döner seslenir:
Seni seviyorum Avanos,
yeniden geleceğim.”
(T. Kutsi Makal) (ARKA KAPAK)

Prof. Dr. Filiz KILIÇ, Mehmet KILIÇ - Tarihî Geçmişi ve Eserleriyle Avanos

Avanos, Anadolu’daki en eski yerleşim alanlarından birisidir. Türkler gelmeden önce pek çok farklı kavimler buralarda yaşamış ve kendi medeniyetlerini kurmuşlardır. Savaşların, istilaların, doğal afetlerin neticesinde kütleler halinde hareket eden kavimlerin bir kısmı gelip geçerken içlerinden bazıları da buralarda kalmış ve yurt tutmuştur. Farklı zamanlarda çeşitli sebeplerle göç etmek zorunda kalan değişik Türk boyları bölgedeki yerli halkla harmanlanmış, Selçuklu ve Osmanlı fetihleri Anadolu’yu tam bir Türk yurdu yapmıştır. Damat İbrahim Paşa’nın Muşkara Köyü’nden bir şehir kurmak amacıyla uyguladığı imaret ve göç siyaseti Avanos’ta da etkilerini göstermiş bunun neticesinde kurulan köyler, kasabalar bugünkü Avanos’u oluşturmuştur.

Editörler: Prof. Dr. Filiz KILIÇ, Doç. Dr. Tuncay BÜLBÜL - 2. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Hoşgörü ve Barış Sempozyumu Bildirileri

Editör: Prof. Dr. Filiz KILIÇ, Doç. Dr. Tuncay BÜLBÜL - II. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildiri Metinleri

Editör: Prof. Dr. Filiz KILIÇ, Doç. Dr. Tuncay BÜLBÜL, Arş. Gör. Murat GÜR - 1. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Başkentleri Bilgi Şöleni Bildiri Metinleri

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL -

Gaibi Kurcalayan Çilingir Necip Fazıl Kısakürek

Türk edebiyatının en orijinal isimlerinden biri şüphesiz Necip Fazıl Kısakürek'tir. Altmış yıla yakın bir süre şiire hizmet etmiş olan bu insan, ne yazık ki farklı yönleriyle gündeme gelmekte, ismi etrafında birçok dedikodu üretilmektedir. Onun birçok konuda düşüncelerini açıklaması entelektüel insan olmasıyla ilişkilidir. Yaşadığı dönemin siyasi hareketlerine ilgi göstermesi ideolog oluşuyla açıklanabilir. Bu çerçevede kaleme aldığı yazıların büyük bir kısmı bugün güncelliğini kaybetmiş bulunmaktadır. Ölümünün üzerinden otuz iki yıl geçen Şair, artık bütün bunlardan arınmış olarak ve sadece edebî eserleriyle gündemde kalmalıdır. Onu geleceğe taşıyacak olan asıl bu özelliğidir. Bizlere düşen de Necip Fazıl Kısakürek'i gelecek nesillere edebî eserlerinden başlayarak anlatmak olmalıdır. Şüphesiz onun sanatı kadar, mücadelesi de anlamlıdır. Zaten biri diğerinden bağımsız değildir. Elinizdeki kitabın en büyük kazancı bu düşünceye hizmet etmektir.

Necip Fazıl Kısakürek, yaşadığı asrı Doğu-Batı aynasında görmeye çalışan bir şairdir. Bu yönüyle geçtiğimiz asırda iz bırakmıştır. Mensup olduğu neslin bütün özelliklerini görebileceğimiz hikâyesine ilave olarak, neslinin yaşadığı bütün olumsuzluklara karşı savaş ilan eden ve bunu cemiyete mal etmeye çalışan bir şairdir.

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL, Betül KİRİŞ - Müntahabat Bedâyi-i Edebiyye (Manzum-Mensur Kısmı ve Zeyli)

Yayınlandığı dönemin edebî ve bediî zevkinin bir yansıması olan antolojiler seçilmiş metinleri okuyucuya bir arada sunan kaynak eserlerdir. Her biri düne ait önemli bir zenginliğin göstergesi bu eserleri, bugünkü okuyucu ile buluşturmak, zevk, estetik ve düşünce açısından dünle bugün arasında köprü urmak anlamına gelecektir.

Antolojiler sadece toplumun ortak zevkini yansıtmazlar; aynı zamanda edebiyat tarihi, edebiyat tenkidi için de önemli bir kaynak durumundadırlar. Yazıldığı devrin edebî birikimi ve zevkini yansıtan eserleri hesaba katmadan yazılan her edebiyat tarihi eksik olacaktır. Antolojikerde yer almış eserler bir anlamda zamana karşı koyabilmiş veya bu özelliklere sahip metinlerdir. Bu yüzden, dünden bugüne hazırlanan bütün antılojiler, diğer edebî çalışmalarla birleştirilerek edebiyat tarihçisinin bilgisine sunulmalıdır.

Elinizdeki bu kitap 1325-1326/1909-1910 yıllarında edebiyat dünyasına kazandırılır. Bedâyi-i Edebiyye'deki, estetik zevk, düşünce, edebî birikim bu topraklarda yaşayan herkesin ortak mirasıdır. Ancak bu mirastan mahrum hatta habersiz nesiller buna nasıl sahip çıkabilirler. Millî gelirimizin çok cüzi bir kısmıyla bunların tamamını gün yüzüne çıkarmak, çeviri yazılarını yapmak, sözlüklerini, indekslerini hazırlayarak tanıtılmasını sağlamak, kültürümüzün devamlılığı açısından çok önemli bir hizmettir.

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - Kerpiç Evin Sahibi: Osman Attilâ

Osman Attilâ, ilk şiirini 1941'de Ülkü dergisinde yayınlar. Bu tarihten son nefesini verdiği 1978'e kadar ne o şiiri, ne de şiir onu terk eder. Millî edebiyatın zevk ve anlayışını devam ettiren şiirler yazan Osman Attilâ, özellikle Millî Mücadele'yi anlattığı eserlerinde hamasî söyleyiş tarzını benimser. Şiirlerinde şehriyle, semtiyle, yaşayışıyla, özlemiyle memleketi yansıtan Osman Attilâ, "şehirli aydının kavrayışları"na sahiptir. Ankara'dan taşraya bakarken, Anadolu insanını anlatırken yapmacık değildir; samimî dir. Şiirlerinde Anadolu'daki hayatın zorluğunu, Anadolu insanının yalnızlığı ve çaresizliğini, köy hayatına duyulan özlemi görürüz. Bu, o dönemde özellikle Halkevleri çevresinde gelişen şiirin de emel özelliğidir. Elbette bunların dışında ferdî duyuşlarını anlattığı şiirleri de vardır. Ancak, Osman Attilâ esas şöhretini, dönemin zihniyetini başarı ile yansıttığı şiirlerine borçludur.

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - Cumhuriyet Döneminde Tarihi Tiyatro

Tarihi olaylara derinlik ve farklı bakış açıları kazandıran tarihî tiyatrolar, sadece geçmişi değerlendirmez, toplumun siyasî hafızasını da güçlü kılar. Diğer tarihî tahkiyeli eserler de böyledir. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında tarihî oyunları tanıtmayı amaçlayan bu çalışma, 1923'ten günümüze, İslam öncesi Türk tarihi, mitolojisi, destan ve efsaneleri ile halk hikâyeleri, Türk mistikleri, Selçuklu, Osmanlı, Atatürk, Millî Mücadele, Cumhuriyet dönemi ve Türkiye dışında gelişen olayları konu alan oyunları iermektedir. Ayrıca bu oyunların genel bir bibliyografyası da verilmiştir.

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - Taşrada Şiire Tutunmak: Nedret Gürcan

Nedret Gürcan'ı bütün yönleriyle tanıtmayı amaçlayan bu kitap, şair hakkında yapılan en kapsamlı çalışmadır. Son dönem Türk şiirinde bir aşk şairi olarak tanınan Nedret Gürcan, aynı zamanda taşra ve kent insanının yaşamına farklı bakış açıları getiren başarılı bir şairdir. Taşra ve kent yaşamını iyi bilmesi ikisi arasında köprü kurmasını sağlar. Kent yaşamının soğukluğu ve samimiyetsizliğine karşın taşradaki insanî ilişkileri daha samimi ve sıcak bulur.

Bu çalışmada Nedret Gürcan'ın "gölde su aramak gibi bir şey" dediği Şairler Yaprağı macerasına da yer verilmiş, 1954-1957 yılları arasında çıklarılan Şairler Yaprağı, "Şiirin Taşradaki Öyküsü" başlığı altında incelenmiştir. Nedret Gürcan hakkında hazırladığımız bibliyografya, onun hayat yolculuğuna ait çeşitli kareler ve eserlerinden yaptığımız seçmeler, sadece şairi tanıtmak için değil, aynı zamanda bu konuda yapılacak yeni çalışmaları teşvik etmek içindir.

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - Türk Drama Geleneği ve Tarihi Oyunlarımız

Ferdin yaşadığı sosyal çevre içerisindeki yerini, problemlerini, kendisiyle ve çevresiyle olan çatışmalarını anlatma ameliyesine hizmet eden tiyatronun, dün olduğu gibi, bugün de çok fazla itibar gördüğü söylenemez.

Yüz kırk yılı aşkın bir süredir tiyatroyla insanımızı yakınlaştıramayışımızın sebebi, biraz da bu sanat faaliyetini iyi anlatamamamızdan kaynaklanmaktadır. Her nedense tiyatro, edebiyat araştırmalarında hep üve evlây muamelesi görmüş; bazı fakültelerde kurulan tiyatro kürsüleri de daha çok tiyatro nazariyatı üzerinde durmuştur. Bugün hâlâ Cumhuriyet'ten önceki döneme ait, tiyatro eserlerinin sağlıklı bir bibliyografyası çıkarılmış değildir.

"Türk Drama Geleneği ve Tarihî Oyunlarımız"ı incelemeye yönelik bu çalışmamızın başında, Tiyatro kavramı ve Tiyatronun alanını incelemeye gayret ettik. Özellikle tiyatro-insan ilişkisine dikkat çekmeye çalıştık. Tiyatronun diğer edebî türlerle olan ilişkisini inceledik. Türk edebiyatında başlangıçtan Cumhuriyete tarihî dramaları dikkatlere sunmaya gayret ettik. Amacımız, tarihî malzemenin Türk tiyatrosunda ne şekilde değerlendirildiğini ve tiyatromuza katkısını tespit etmekti. Hiç şüphesiz, bu malzemelerin tarihî hakikatlere uygunluğunu tespit etme gibi bir gayretimiz olmadı. Ancak, bu oyunların Türk tarihi üzerine araştırma yapacaklar için bir kaynak olduğuna inanıyoruz.


Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - Yoksul Derviş (Şemsettin Kubat)


Yunus Emre'nin çağdaş izdüşümü diyebileceğimiz Yoksul Derviş, her şeyden önce bir gelenek şairi. Yunus Emre felsefesine bağlı kalmaya çalışan, Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin
temel ilkelerini benimsemiş çağdaş bir ozanımız.

Sevginin destanını yazacak kadar sevgiye inanan Yoksul Derviş, çağdaş insani değerlerin de savunucusu bir ozan. Gerçek sevginin eğitimle hayatımıza hakim olacağına inandığı için, bütün ömrünü bu yolda harcayan bu sevgi ozanı, aynı zamanda aşıklık geleneğinin kaybolduğu bölgede saz şairi olmanın zorlukları
ile de mücadele ediyor.

Her konuda şiir yazan Yoksul Derviş, ilhamı bol şairlerimizden. Bu kadar şiir yazması, onun hayata bakışı ile ilgili. Yoksul Derviş, sazını, sözünü güzel ve doğru olana adamış bir şair. Çok şiir yazması bu yüzden.

Yoksul Derviş'in hem günümüz halk şiiri içindeki yerini belirlemek, hem de onu gelecek nesillere tanıtmak amacını güden bu çalışma, Ozanla ilgili araştırma yapacak olanlara değişik bir ses ulaştırmanın ötesinde bir iddia taşımıyor.

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - Ömer Seyfettin ve Millî Kültür

Dr. Abdullah ŞENGÜL; Dr. Celal DEMİR ve Dr. Mehmet SARI ile birlikte - Fakülte ve Yüksekokullar İçin Türk Dili Kompozisyon Bilgileri

Editör: Ramazan Korkmaz, Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı Kitap Bölümü, Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL, "Edebî Eleştiri".


El kitapları, bir konuyu bütün yönleriyle ortaya koymak düşüncesiyle kaleme alınan, akademik bir kaygı taşımakla birlikte kültürel hayatın diğer kesimlerinin de beklentilerine karşılık vermeyi amaçlayan eserlerdir.

Yoğun siyasi bir izlence doğrultusunda Tanzimatla başlayan Batılılaşma çabaları, şüphesiz en büyük yankılarını edebiyatta bulur. Dolayısıyla Yeni Türk Edebiyatı yaklaşık 150 yıllık bir süreyi kapsayan sancılı, sıkıntılı ve aynı zamanda hızlı ve yoğun bir oluş serüvenine tanıklık eder.

Daha çok üniversite öğrencilerinin pratik gereksinimlerini karşılamak üzere hazırlanan "Yeni Türk Edebiyatı El Kitabı" okurların bu yöndeki sorularını yanıtlamayı ve zaman zaman onları düşündürerek daha farklı kaynaklara göndermeyi amaçlayan temel bir başvuru eseri niteliği taşımaktadır.

Yay. Haz. Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - İbrahim Şinasi Şair Evlenmesi (İnceleme-Metin-Tıpkıbasım)

Bu çalışma, harf inkılâbından sonra zorunluluk haline gelen eski harflerle yazılmış edebî eserlerin ilk baskılarının çevriyazısını yapmayı ve okuyucuların istifadesine sunmayı amaçlıyor. Bu çalışma ile Modern Türk Edebiyatının ilk ürünü kabul edilen Şair Evlenmesi'nin çevriyazısıyla birlikte kısa bir değerlendirmesi de yapılmıştır. Ayrıca Şinasi'nin biyografisinin yanında, Modern tiyatronun inşasına katkısı da irdelenmiştir. Bu tip metinlerin okuyucunun karşısında deforme edilmeden çıkarılması önemlidir. Kültürümüzün bu ilk ürünlerini orjinal metinlerden okumak, her şeyden önce okuyucunun temel hakkıdır diye düşünüyor ve onların bu hakkına saygı duyuyoruz. Bu dikkatle yayına hazırladığımız kitabımızın başta Tiyatro ve Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi alan öğrenciler olmak üzere bu alanda çalışma yapacak olanlara katkı sunacağını düşünüyoruz.

Yaz. Haz. Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL - Namık Kemal Celâleddin Harzemşah (İnceleme, Mukaddime, Metin)

Modern edebiyatın bu ilk eserlerini orjinal metinlerden tanımanın okuyucu açısından temel bir hak olduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncemizin bir gereği olarak yaptığımız çevriyazıları herhangi bir değişiklik yapmadan verdik. Elinizde bu eserin eski harflerle iki baskısı mevcut. İki baskısı da Mısır'da yapılan eserin ilk baskısı 1292/1876, ikinci baskısı 1315/1899 tarinde yapılmıştır. Eserin ikinci baskısının yapıldığı tarihte Namık Kemal'in ölümünün üzerinden on yıldan fazla bir zaman geçmiştir. Biz orjinallik bakımından ilk baskısını esas aldık. İkinci baskıyla karşılaştırarak baskılar arasındaki farklılıkları da gösterdirk. Elbette Celâleddin Harzemşah denin Türk edebiyatında örneğine çok az rastladığımız genişlikte yazılan "Mukaddime" akla gelmektedir. Tiyatro metninde olduğu gibi bu metnin de ilk baskısının çevriyazısını yaptık. Elinizdeki kitap sadece bir çevriyazı değil; aynı zamanda Namık Kemal'in tiyatro anlayışını ve Celaleddin Harzemşah oyununun geniş bir incelemesini de ihtiva etmektedir. Bu çalışmanın başta Türk Dili ve Edebiyatı ve tiyatro eğitimi alan öğrenciler olmak üzere bütün okuyuculara faydalı olmasını diliyoruz.

Prof. Dr. Abdullah ŞENGÜL, Doç. Dr. Mehmet SARI, Arş. Gör. Murat GÜR - Bir Osmanlı Cumhuriyet Entelektüeli Edip Ali Bakı (Hayatı-Sanatı-Eserleri)

Edip Ali Bakı (D. 1896 - Ö.1958), Nevşehir (Niğde), Konya, Afyonkarahisar üçgeninde kimlik kazanmış bir Osmanlı - Cumhuriyet entelektüelidir. Cumhuriyet’in inşa sürecine sanat, kültür ve sosyal hayat üzerine yaptığı çalışmalarla katkı yapmaya çalışır. Bu sürece Anadolu’dan katılan bir aydın olması, Doğu ile Batı’nın değerlerini kültür potasında harmanlamak istemesi onun en belirgin özelliğidir. Hem Mevlevî felsefesini benimsemesi, hem de Cumhuriyet’in samimi taraftarı olması dönemi açısından önemli olmasının yanı sıra Edip Ali Bakı’yı da özgün bir kişilik olarak ortaya çıkarır.

Bu özgün kişiliğiyle Edip Ali Bakı,  bir dergi editörü, gazeteci, araştırmacı, derleme ve biyografi yazarı, şair ve her şeyden önce bir öğretmendir. Bu kitap, Türk düşünce hayatının pek bilinmeyen ve kaybolmaya yüz tutmuş bir entelektüeli olan Edip Ali Bakı hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışmadır.  

Yrd. Doç. Dr. Günil Özlem AYAYDIN CEBE - Cervantes'ten Tilkiyan'a Osmanlı Edebiyatında Pastoralin Sergüzeşti

Pastoral nedir?
Osmanlı edebiyatında pastoral var mıdır?
Cervantes’in Osmanlı edebiyatıyla ne ilgisi olabilir?
Peki, bu Tilkiyan acaba kimdir?
Bu adları bir araya getiren “sergüzeşt” ne menem şeydir?

Bu soruları sordurmak ve yanıtlarını aramak için yazılmış bu kitap, sizi önce Avrupa’nın sonra Osmanlı’nın Arkadya’sında çobanlarla sohbete çağırıyor.

Cervantes’ten Florian’a, ondan da Şemseddin Sami’ye ve Tilkiyan’a uzanan üç yüz yıllık metinlerarası bir zinciri gün yüzüne çıkarıyor.

Çoban kızı Galatea’nın önce Galatée’ye, sonra Galate ve Galateya’ya dönüşümünde başından geçenleri, başına gelenleri araştırıyor.

Osmanlı edebiyatındaki pastoral dinamikleri kavramaya çalışıyor, “köy romanı”nı düelloya davet ediyor.
Çoban Kızlar’ın ve Sıdk-ı Canan’ın çeviri yazısını verip onları inceleyerek hakkında çok az şey bildiğimiz Tilkiyan’ın çalışmalarına ışık tutuyor.

Böylece, yalnızca akademik ilgiye hitap etmekle kalmıyor Osmanlı edebiyatının çeşitli renklerini merak edenlere, ender bulunan yapıtları da ulaştırmış oluyor.

Yrd. Doç. Dr. Neşe HARBALİOĞLU, Doç. Dr. Adem ÖGER ve Yrd. Doç. Dr. Erkan HİRİK - Karamanlıca Eserler Kataloğu

I. Uluslararası Türk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri - TÜKAS 2014 (Nevşehir)

II. Uluslararası Türk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri - TÜKAS 2015 (Saraybosna)